Göktürkler, Türk Tarihinde Türk adını ilk kez devlet unvanı olarak kullanan Türk Devleti olarak karşımıza çıkar.
Göktürkler, Türk Dünyasının yeniden doğuşunu ve günümüz Türk Devletlerinin temelini teşkil etmiştir.
Siyasi yönetim, kendisine Göktürkler değil Türk Devleti demektedir.
Orhun kitabelerinde geçen ÖkÜk Türük ibaresinden türetilerek önce Kök, ve telafuzu kolaylaştırmak için Gök Türk olarak adlandırılmıştır.
Göktürkler, Türk Tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.
Hun döneminde, Türklük kavramı ve Türk kültürü göçebe düzenin etkisiyle oldukça zayıftı.
Göktürkler döneminde Kültürel değerleri güçlenerek Türk Kimliğinin etnisiteside güçlenmiş, tarihin derinliklerinde Türk’lüğün yayılma sürecinde çok önemli etkileri olmuştur.
Göktürkler, Hun İmparatorluklarının yıkılmasıyla Asya steplerine yayılan Hun topluluklarından biri olan Aşina kabilesine dayanır.
6. YY’da bugünki Moğolistanın Kuzey Batısı konumunda bulunan Altay eteklerinde, bölgede büyük bir imparatorluk haline gelen Juan-Juan İmparatorluğuna bağlı yaşayan Aşina kabilesi, İmparatorluğun Demir ve Dökme Çelik işçiliğini yapmaktaydı.
Aşina kabilesi, Aynı zamanda kendi içerisinde de siyasi olarak teşkilatlanmakta olan bir topluluktu.
Bumin Kağan Dönemi (546-552)
Bumin, 540 yılında yönetime geçerek Aşina kabilesinin Han’ı oldu.
Aşina kabilesi, Bumin’in yönetiminde ticari faaliyetler amacıyla Çine doğru ilerlediler.
Bu dönemde bölgede önemli bir güç konumunda olan Topa İmparatorluğu zayıflamış, Doğu-Batı Topa İmparatorluğu olarak bölünmüş ve birbirleriyle ihtilaf halindeydiler.
Batı Topa İmparatorluğu, rakibi Doğu Topa ve Juan-Juan İmparatorluklarının baskılarına karşı Aşina kabilesiyle iyi ilişkiler içerisine girmeye çalışıyordu.
Bumin Han, 546 yılında oymağının ürünlerini sunmak ve ticari ilişkilerini güçlendirmek amacıyla batı Topa’ya elçi gönderdi.
Aynı dönemde Töles adı ile ortaya çıkan Kaokü’ler Juan-Juan’lara saldırma hazırlığı içindeydiler.
Bumin Han, tabi olduğu Juan-Juan İmparatorluğuna hizmet etmek için siyasi bir manevrada bulunarak Töleslerle savaşır ve kesin bir yenilgiye uğratarak Tölesleri dağıtarak tabi olan Töles topluluklarınıda kendisine bağlar.
Bumin Han, bu hamlesiyle hem Töles topluluklarınıda içine katarak güçlenir hemde Juan-Juan İmparatorluğuna yaptığı hizmetle siyasi bir manevra yapmış olur.
Bumin Han, bu galibiyetten cesaret alarak Juan-Juan Başbuğunun kızını ister.
Ancak Başbuğ, Bumine elçi göndererek “Siz Bizim Demircilik Yapan Adi Kölelerimizsiniz, Buna Nasıl Cesaret Edersiniz” mesajını iletir.
Bumin Han, bu duruma sinirlenerek elçiyi öldürür ve iyice zayıflayan Batı Topa İmparatorunun kızını ister.
Zor durumda olan Batı Topa, Bumin ile akrabalık yapmayı kabul eder ve 551 yılında Bumin Han ile Batı Topa Prensesi evlenir.
Böylelikle Bumin Han ile Batı Topa İmparatorluğu ittifak kurmuş olur 552 yılında ise Batı Topa ile birleşerek Juan-Juan İmparatorluğuyla savaşa girişir.
Bu savaşın sonunda Juan-Juan İmparatorluğunu kesin bir yenilgiye uğratarak Yabgu’luğunu ilan eder.
Göktürkler, bu tarihte fiili olarak kurulmuş ve ilan edilmiş olur.
Bumin Kağan, 552 yılında Göktürkler Devletini kurdu, ancak aynı sene vefat etti.
Vefatıyla Göktürklerin Sağ Yabguluğuna oğlu Kolo, Sol Yabguluğa ise yine oğlu İstemi gelmiştir.
Kolo (Kara) Dönemi (552-555)
Topa Devletine sığınan Juan-Juan’lar Göktürklere teslim edilir ve 555 yılında öldürülürler.
Mukan Dönemi (555-572)
Göktürklerin yükselme dönemi olarak tarihe geçmiştir. Mukan yönetimindeki Göktürkler, Batı Topa ile İttifak ederek Moğolları ve Tibetlileri yenerek topraklarını genişletirler.
Batı Topa İmparatorluğu 557 yılında yıkılınca bu devletin kalıntılarıda Göktürklere katılır.
Topa İmparatorluğu, bu dönemde tarih sahnesinden silinerek Türk topluluklarının içerisine karışmıştır.
İstemi ile Sasani’ler arasındaki iyi ilişkiler İpek yolunun denetimi nedeniyle anlaşmazlığa dönüştü.
İstemi Sasani’lere karşı Bizans ile iyi ilişkiler kurmaya başladı.
Bizans, ipek yolu ticaretinin Sasaniler aracılığıyla yapılmasından memnun değildi.
Bu sebeple İstemi yabgu ile ittifak yapıldı.
Bu ittifaktan sonra 19 yıl sürecek Bizans-Sasani savaşları başladı.
İran’ın Müslümanlığa geçişi de bu mücadele döneminde gerçekleşmiştir.
Mukan döneminde Çin’in iç karışıklarla boğuşması ve Doğu/Batı olarak bölünmesi Göktürklerin işini kolaylaştırır.
Mukan döneminde, Göktürk İmparatorluğu bölgedeki hakimiyet alanları genişleyerek Bozkır İmparatorluğu haline gelmiştir.
İç karışıklıklar nedeniyle güçsüz kalan Çin İmparatorluğu, Göktürklerin desteğini almak ve yağmalarından korunmak için Mukan Han’a bolca armağan ve elçi göndermiştir.
Tapo Dönemi (572 - 581)
Tapo, yönetime geçtiği dönemde ağabeyi gibi Çin ile iyi ilişkiler kurarak, Çin’in iç karışıklıklarından istifade etmeye çalışır. bir misyonerin “Çin’lilerin Zenginlik Kaynağının Budizmden Kaynaklandığı” sözüne Tapo’yu ikna eder.
Bunun üzerine Tapo, Budist olur ve bir tapınak ile bir buda heykeli yaptırır.
Işbara Dönemi (581-582)
Göktürklerin yıkılmasıyla Batı Göktürk İmparatorluğunun başına Tardu, Doğu Göktürk İmparatorluğunun başına Işbara geçti.
Doğu Göktürk Devleti Büyük Göktürk İmparatorluğunun yıkılıp ikiye bölünmesiyle ortaya çıkan Doğu Göktürk İmparatorluğu, Türk Tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Kültürel ve Sosyolojik açıdan Hun dönemine göre çok daha hızlı ilerleyen Bozkır Türkleri, Göktürk döneminde asya steplerine ve bulundukları coğrafyaya dağılarak sonradan kurulacak olan onlarca Türk İmparatorluğunun zeminini hazırlamıştır.
Doğu Göktürk İmparatorluğunun yıkılmasıyla ortaya çıkan Türk İmparatorlukları, Türk kültürünü ve varlığını orta asyadan Ortadoğu ve Avrupaya doğru genişletmiştir.
Yehu Dönemi (587 – 589) Tülan Dönemi (589 – 600)
Kimin Dönemi (600 - 609)
Şipi Dönemi (609 – 619)
Çulo Dönemi (619 – 621)
Kie Li Dönemi (621 – 630)
Büyük Türk Kahramanı Kürşad ve Kahramanlık Hikayesi (639)
Kie Li’nin ölmesiyle siyasi düzeni dağılan Doğu Göktürkler, bulundukları bölgeye dağıldılar.
Türk hakanlarının soyundan gelen Prenslerde genellikle Çin’de görevlendirilerek asimile ediliyordu.
Türk Hakanı Yehu’nun oğlu olan Kürşad da, Çin sarayında muhafız olarak görev yapıyordu. Bu cesur Türk prensi, Çin İmparatoru’na karşı bir ihtilal düşünüyordu.
Kendisi gibi cesur 39 arkadaşıyla birlikte hareket ederek İmparatoru öldürmek için plan yaptı.
Amacı İmparatoru sarayın dışında bir fırsatını bulup öldürmekti.
İmparatorun Şehre ineceğini öğleren Kürşat, şehirdeki hazırlıklarını yaptı ancak gece kopan fırtına nedeniyle planı bozuldu. Kürşad, planı bozulsa da amacına ulaşmak düşüncesindeydi.
39 arkadaşıyla birlikte Çin sarayını basan Kürşat ve çeri’leri, efsanevi bir mücadele göstererek yalnızca 40 kişiyle Çin ordusuyla savaştı.
Çin tarih kaynaklarında bile Kürşat ve 39 Çeri’sinin yüzlerce Çinli askeri öldürdüğü kaydedilmiştir.
Kürşad, bu girişiminde başarılı olamasa da, Türk’lüğün yenilmez ruhunu ve esir edilemez karakterini bir kez dağa belleklere kazıdı.
Kürşad’ın bu efsanevi mücadelesi, diğer Türk boylarını da ateşleyerek mukavemetlerini ateşleyici bir güç oldu.
Batı Göktürk Devleti
Tardu Dönemi (583 – 603)
Çulo Dönemi (603 – 611)
Şikoei Dönemi (611 – 618)
Tong Yabgu Dönemi (618 – 628)
Se Yabgu Dönemi (628 – 630)
Hsili Dönemi (630 – 633)
Işbara Dönemi (634 – 639)
Jubi Dönemi (645 – 650)
Holu Dönemi (651 – 657)
Göktürkler Göktürkler veya Kök-Türkler Orta Asya ve Çin'de yaşamış Türk toplumu.
Göktürkler inanç ve düşünce yapılarına göre Göktanrı (Tanrı veya Tengri) tarafından devlet kurma görevinin kendilerine verildiğine inanır ve bu doğrultuda hareket ederlerdi.
Bu yüzden kendilerini Göktürk olarak tanımlamışlardır.
Türk adı ilk kez Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları'nda geçmektedir.
İlk defa Türk adını taşıyan Türk devletidir.
Göktürkler, Türklerin atlı uygarlık ya da bozkır uygarlığından yerleşik uygarlığa geçiş döneminde, Türk boylarının başına geçerek hüküm süren bir hakan sülalesidir (552-745).
Kurdukları devlete de Göktürk Devleti denir.
Bizim bugün diğer Türk devlet ve zümrelerinden ayırdetmek üzere Gök-Türk (Kök-Türk) dediğimiz bu topluluk ve devletin adı "Türk" veya "Türük" idi.
Tölesler , Çin kaynaklarında eski Hun boylarından olarak zikredilen ve bütün Orta Asyaya yayılmış kalabalık Türk kütleleri bütünüdür.
Gök-Türk hakanlığı zamanında Orta ve Doğu Asyada gruplaşan Tölesler ile diğer ilgili bölgelerdeki topluluklar şunlardır:
1. Tarduşlar Altayların batısında oturmakta olup Töleslerin en zengin ve kuvvetlileri olarak gösterilirler.
2. Uygurlar. Töleslerden bir kütle. Tola ırmağının kuzey sahasında yer almışlardı.
3. On-Oklar, Altaylardan Seyhun (Sirüderya) yakınlarına kadar uzanan geniş bölgede görünüyorlar.
4. Karluklar. Altayların batısında idiler.
5. Oğuzlar , Selenga ırmağı Ötüken bölgesinde oturuyorlardı.
6. Doğu Avrupada Türk toplulukları: Avarlar, Hazarlar, Ogurlar, Peçenekler ve ihtimal Kıpçak Kumanlar vb.
7. Kırgızlar. Baykalın batısında, Yenisey nehrinin kaynakları bölgesinde idiler.
8. Basmıllar (Çincede Pa-si-mi). İdi-kutunun (hükümdar) Türk olduğu belirtilen bu kavmin aslen yabancı olup, Türklerle karıştığı ileri sürülmüştür. Daha ziyade İç Asyada Beş-balık havalisinde görünmektedirler.
9. Ki-tan, Tatabı, Dokuz-Tatar, Otuz-Tatar gibi Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde Kerulen ve Onon nehirleri havalisinde bulunuyorlardı.
Göktürklerin Tarihi Göktürk Kağanlığı
552 - 745 yılına kadar varlığını sürdürdü.
Kardeş kavgaları, iç savaşlar ve Çinliler ile olan uzun savaşlar devletin yıkılmasına neden oldu.
Yine de Türk toplumu tarafından kurulmuş olan bu Kağanlık Asya tarihinde kalıcı izler bıraktı.
Göktürk Tarihi (552 - 745)
I. Göktürk Kağanlığı (552–581)
I. Göktürk Kağanlığının Bölünmesi (581–603)
Doğu Göktürk Kağanlığının Çöküşü (603–630)
Batı Göktürk Kağanlığının Çöküşü (603–659)
II. Göktürk Kağanlığı (681–745)
I. Göktürk Kağanlığı (Doğu-Batı Kağanlıkları)
Göktürk Kağınlığı, VI.yüzyılın ortasında, Asyanın doğusunda Çin devletinin, batısında Sasani-İran devletinin sınırladığı İç Asya bozkırlarında, doğuda Avarlar, batıda Eftal / Ak Hunlar ile yapılan mücadeleler sonucunda ortaya çıktı.
İlk Kağanları doğu kanadını yöneten Bumin Kağan, batı kanadını yöneten kardeşi İstemi Kağandır.
Doğuda bunlar olup biterken batıdaki sınırlarını Kırıma kadar genişleten İstemi Kağan öldü.
Yerine oğlu Tardu Kağan geçti.
Tardu, 603 yılına kadar hükümdarlığını sürdürdü.
Tardunun ölümünden sonra Batı Göktürkleri, güçlerinin zayıfladığının bir göstergesi olan, yabguluk ve şadlık adları altında Aşena ailesine mensup kişilerce yönetildikten sonra 630 yılında Çin egemenliğine girdi.
Bundan sonra On Oklar adını alarak Türgiş boyunun önderliğindeki boylar federasyonu şeklinde yüzyılın sonuna kadar Çin hakimiyetinde kaldılar.
İliğ Kağan Çinin başkentini kuşattı ise de tutsak alındı; esarette ölmesiyle I. Göktürk Kağanlığı tamamen yıkılmış oldu
(630). II.Göktürk Kağanlığı (Kutluk Dönemi) 681 yılında Aşena ailesinden Kutluk Kağan, Çinin kuzeyine yerleşmiş Türk boylarını yeniden toparlamayı başardı. Çin, Kitan ve Dokuz Oğuzlar / Uygurlar ile yapılan savaşlar sonucunda Ötüken ormanında Göktürk Kağanlığı yeniden güçlendi.
Kutluk, ili (devleti/ulusu) yeniden derlediği için İlteriş (ili derleyen) adını aldı.
6 Nihayet Uygurlar 745te Ötükene girerek Göktürk Kağanlığına son verdiler.
Kağanın eşine Katun denirdi.
Kağandan sonra gelen en yüksek rütbe Yabguluktur.
Göktürkler, devlet idaresinin en soylu, tecrübeli Türk boylarının elinde kalmasına dikkat etmişlerdir.
Önceleri sayısı bir olan Yabgu’ya, devlet genişledikçe ihtiyaç çoğalmış, Batı Türkistan gibi bölgelere de yenileri atanmıştır.
Şehzadelere Tigin veya Tegin, Şad; eşlerine de Konçuy adı verilirdi.
Tiginler, genel valilik, başkomutanlık gibi önemli memuriyetleri yaparlardı. Boy hükümdarına 'Kan (Han)'' denmektedir. Tarkan, Çur, Apa, Tudun, büyük memuriyetlerdendir. Göktürk ordusu, yükselme döneminde Asya’nın en güçlü askeri kuvvetiydi.
Bu kağanlık sadece Asya tarihini değil Türk siyasi tarihini ve aydınlatan anıtlar bıraktı, Orhun yazıtları.
Göktürklerin Göktanrı olarak adlandırılan bir inanca sahip oldukları tarih araştırmacıları tarafından dile getirilmektedir.
Orhun yazıtları bu görüşü doğrulamaktadır.
Müslüman olmadan önce tarihte ilk kez Türk adını devlet adı olarak kullanmış Göktürklerin dini Göktanrı diniydi.
Göktürklerin Kuruluş Mitolojisi Çin yazılı kaynaklarına göre (550-557 yılın tarih kronikileri), Göktürklerin kökleri Orta Asya Hunlardan gelir.
Göktürklerde hükümdar soyunun adı yazılı Çin kaynaklarına ve Türk sözlü geleneğine göre Asen (Asena veya Zena) dir.
Bu kaynaklarda Göktürk Kağanlığını kuran Asena veya Zena ailesi kendi tanımlamada dişi bir kurdun soyundan geldiği anlatılmaktadır.
Asena/Aşina/Zena/Aşına ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliama uğramış olduğu söylencesinde Göktürklerin erken tarihinde bir soyun topluca kıyımının toplumsal bilinci etkilediği bilinmemektedir.
Göktürklerin Türk tarihine katkıları Göktürk alfabesini geliştirmişlerdir. Orhun hitabelerini miras bırakmışlardır.
(GÖKTÜRKLER)
I. GÖKTÜRK DEVLETİ
GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ:
1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir.
2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır.
3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede yaşanmıştır.
4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı başarmışlardır.
GÖK-TÜRK HAKANLIKLARI
6. asır ortalarında kurulan Gök-Türk hakanlığı, Türk kültürünün en iyi temsilcisi olmuştur.
Bu yönüyle Asya'daki Büyük Hun İmparatorluğundan sonra ikinci büyük Türk İmp. değerini taşır. Gök-Türk Hakanlığı TÜRK'' sözünü ilk defa milli devlet adı olarak kabul etti.
Doğudaki Yakut Türkleriyle, batıdaki Oğur Türklerinin bir kısmı dışındaki bütün Türk asıllı kütleleri birleştirip bir çatı altında toplamayı başarmıştır.
BİRİNCİ GÖK-TÜRK HAKANLIĞI
Göktürk'ler tarih sahnesine Altay dağlarının doğu eteklerinde çıkmışlardır.
Demircilikle uğraşıyorlar ve Juan-Juan'lara silah yapıyorlardı.
Türk kütlesi Juan-Juan'lara federatif nitelikte bir bağla bağlıydı.
Göktürk Devletinin kurucusu BUMİN'in atası ''ŞAD'' ünvanını taşıyordu. (Bilge Şad) Bumin'den hemen önce gelen TUVU adlı kralda ''büyük yabgu'' olarak tanınıyordu.
GÖKTÜRK DEVLETİNİN KURULUŞU VE BUMİN KAĞAN
Bumin 534 yılında Kuzey Tabgaç hükümeti ile siyasi ilişki kurmuştu.
542 yılında akıncılarının başında HUANG-HO ırmağı yakınlarında görülmüştü.
545 yılında Tabgaç hükümdarının gönderdiği elçiyi ''İmparatorluktan nezdimize elçi geldi, devletimiz bundan gurur duyar'' sözleri ile karşılamıştı. Bumin Juan-Juan'lara karşı ayaklanan bir kısım Toles'lerin isyanını 546'da bastırmıştı. O devlet hükümdarı ile eş değerde olduğunu göstermek için Juan-Juan devletinin hükümdarının kızı ile evlenmek istedi ama bu isteği kabaca reddedildi. Bunu üzerine Batı Tabgaç prensesi ile evlendi ve Juan-Juan'lara savaş açtı. Savaşı üstün bir şekilde kazandı Juan-Juan hükümdarı intihar etti. Bu zafer üzerine Bumin ''İL-KAĞAN'' ünvanını alarak hakanlığını kurdu. Eski Hun İmp. başkent bölgesi olan Ötüken'i merkez yaptı(552) ve aynı yıl içinde öldü.
MUKAN KAĞAN'IN HÜKÜMDAR OLUŞU
Bumin Devletinin batı kanadını ''yabgu'' unvanını taşımak üzere küçük kardeşi İstemi'ye vermişti.
İstemi batıda fetihlerine devam ederken Ötüken'de Bumin'in oğlu KOLO iktidara geçti.
Fakat o da çok yaşamadı. Bunun üzerine MUKAN hakan oldu. (553)
Tarihi kayıtlar Mukan Kağan'ın heybetli bir görünüşü,parlak ve etkili gözleri olduğunu yazar.
Kudretli ve haşin bir hükümdar olduğu da belirtilmiştir.
İktidarı zamanında (553-572) Göktürk Devleti haşmetli çağına ulaşmıştır.
Mukan Kağan Juan-Juan'lara son bir darbe daha indirerek bu devletin tamamen tarih sahnesinden silinmesini sağladı.
Daha sonra doğuda Kitan'ların, Kuzeyda Kırgız'ların ülkelerini hakimiyeti altına aldı.
Çin'de Batı Tabgaç'ların yerine geçen Çu Hanedanı ile öteki Çi Hanedanını baskı altına aldı.
Batıda İstemi'nin harekatı devam ediyordu. Bu bölgedeki Ak-Hun devleti ile Maveraünnehir halkı Çin'den yardım istemişlerdi.
Onlara Çin askeri desteğinin sağlanmasını önledi.
564'ten sonra Çi başkentini kuşatan Mukan Kağan kızı Aşına'yı Çu İmparatoru ile evlendirdi.
Geniş ülkelere ve 100.000 kişilik bir orduya sahip olan Göktürk hakanı Çin İmp. tarafından akrabalık kurma yolu ile yatıştırılmıştı.
İSTEMİ YABGU VE BATI SİYASETİ
Mukan'ın emrindeki ordu Hakanlığın doğu kanadının ordusuydu.
İstemi kumandasındaki ordu ise batı bölgesinde hareket halindeydi.
İstemi Altayların batısını Isık Gölü ve Tanrı Dağlarına kadar kısa zamanda hakimiyetine aldı.
Geniş çaptaki siyasi ve askeri faaliyetleriyle Orta çağın en büyük iki devleti olan Sasani İmp. ve Bizans'ı Göktürk politikasının izinde yürütmeyi başardı.
Böylece Türk Hakanlığını bir dünya devleti durumuna yükseltti.
O zamanlar Ak-Hun'lar ipek transit ticaretini ellerinde tutuyorlardı.
İstemi onları baskı altına aldıktan hemen sonra müttefiki durumundaki Sasani hükümdarı Anuşirvan'a kızını vererek evlilik yoluyla akraba bağı kurdu.
Bu iki müttefik tarafından sıkıştırılan Ak-Hun Devleti yıkıldı ve toprakları bu iki devlet tarafından paylaşıldı.
Maveraünnehir, Fergana'nın bir kısmı Batı Türkistan'ın güneyi, Kaşgar, Hoten vb. Göktürkler'in eline geçti.
Böylece İç Asya kervan yolu üçüncü kez Türklerin kontrolüne girmiş oldu.
Ancak bu sırada Sasani hükümdarı Anuşirvan huzursuzluk çıkarmaya başladı. Ak-Hun'lara karşı kazanılan zaferde pek faydası olmamıştı,buna rağmen aslan payını almıştı.
Yinede memnun değildi.
Kervan yolu üzerindeki Maveraünnehir'i ele geçirmek istiyordu. Ayrıca ipek ticareti dolayısıyla Türklerin eline geçen yüksek gelirden onları mahrum bırakmak istiyordu. Bu gergin ortamda İstemi'nin gönderdiği elçileri bile hile yaparak öldürttü. Göktürk fetihleri bu sırada Hazar Aral kuzeyine doğru gelişmekte idi. İstemi İran ile uzlaşmaktan ümidini kesince, Bizans'a döndü. İstanbul'a bir elçilik heyeti gönderdi. Sogd'lu tacir ve diplomat MANYAK bu heyetin başkanıydı. (568)
Tarihte Orta Asya'dan Doğu Roma'ya giden ilk resmi heyet budur.
İpek meselesi Göktürkler kadar Bizans'ı da yakından ilgilendiriyordu.
Bu bakımdan Bizans imp. 2.Justinos Türk elçilerini ilgi ile karşıladı.
İstemi'nin Türkçe gönderdiği mektuptan ve Manyak'ın ağzından işin ciddiyetini anladı. 2.Justinos, ittifak anlaşması yapmak üzere Bizans umumi valilerinden ZEMARKHOS başkanlığında bir heyeti İstemi'ye gönderdi.
Bizans elçileri Türk heyeti ile birlikte Karadeniz, Kafkaslar, Hazar Denizi, Aral Gölü, Talas yolunu takip ederek Tanrı Dağlarındaki Ak Dağ'da İstemi Yabgu'nun huzuruna çıktılar.
İstemi'nin Bizans ile anlaşma siyaseti istenilen sonucu verdi ve 571 yılında Sasani Bizans çatışması başladı.
Bu sırada Göktürklerin hakimiyeti Harezm'e ve daha kuzeye doğru yayılmış ve oralarda Taşkent vb. gibi 8 bölge hakanlığa bağlanmıştı.
İsteminin orduları Azerbaycan'a girdi.
Bu arada Göktürk Bizans siyasi ilişkileri bozuldu.
Çünkü Bizans'lılar Güney Kafkasya'daki Sabar Türk hakimiyetini yıkarak bu Türk kütlesini dağıtmış Juan-Juan artıklarını ise ülkesinde barındırmaya başlamıştı.
Böylece Göktürklerin Azerbaycan üzerinden gelerek Güney Kafkasya'daki Türklerle bağlantı kurma teşebbüsünü de engellemiş oluyordu.
Bu sebeplerle İstemi doğrudan doğruya İran'a hücum etmedi. Fakat İstemi Yabgu'nun geliştirdiği siyasetin bir başka önemli sonucu da şu idi: 19 yıl süren Sasani Bizans mücadelesinden sonrada iki devletin arası düzelmemişti.
Nihayet Bizans İmp. Herakleios'un Sasani başkentine kadar uzanan seferleri (622-628) bu devletin son mecalini de kırmış, bu durum İran'da İslamiyet'in yayılmasında büyük önem arz etmişti.
MUKAN KAĞAN'IN ÖLÜMÜ
İstemi Yabgu'nun faaliyetleri de dahil olmak üzere Göktürk İmp.daki bütün askeri,siyasi teşebbüsler Mukan Kağan adına yapılmaktaydı.
Bu büyük eşsiz hükümdar 572 yılında öldü.
Ötüken'de büyük bir cenaze töreni düzenlendi.
Bu törene komşu devlet ve kavimler hususi heyetlerle katıldılar.
Mukan Göktürk Devleti'ni muazzam bir genişliğe ulaştırmıştı. (Yaklaşık olarak 10,5 milyon km kare)
Hatırası uzun zaman unutulmadı.
Türkler onu saygı ile anar oldular.
Orhun Kitabelerinde şahsiyeti şöyle belirtilmiştir: ''Dört tarafa ordu gönderip kavimleri hep itaat altına almış, başlılara baş eğdirmiş, dizliler diz çöktürmüş, ileride Kadırgan (Kingan) Dağlarına, geride Demirkapı'ya (Maveraünnehir) kadar Türk milletini hakim kılmış, bu ülkeler arasında Göktürk kavmi İdi-Oksız (Hür,bağımsız) oturur olmuş, bilge kağan imiş, alp kağan imiş, buyruk ve beğleri, kavmi hep bilge ve cesur imişler...''
MUKAN'DAN SONRA GÖK-TÜRK HAKANLIĞI
Mukan'ın yerine kardeşi TAPO geçti. (572-581)
Kudretli hakanlığın yeni hükümdarını tebrik etmek için Çin'deki Çu ve Çi hanedanları heyetler gönderdiler.
Çu heyeti 100.000 top ipekle Ötüken'e gelmişti.
Çi heyetine ise bu devletin başkumandanı başkanlık ediyordu.
Yeni Kağan Çu ve Çi imp. ''oğullarım'' diye hitap ediyordu.
Bu bütün kuzey Çin'in Türk himayesine alındığını gösteriyordu.
Tapo ülkenin çok genişlediğini düşünerek doğrudan doğruya kendisi idaresinde bulunan kanadı ikiye ayırdı.
Doğuya yeğeni İşbara'yı Batıya da küçük kardeşi Jo-Tan'ı ''kağan'' unvanları ile tayin etti.
Bir Çin prensesi ile evlenmek düşüncesine kapılan Tapo,budist misyonerlerinin sözlerine kanarak Buda dinini korumağa kalktı.
Halbuki bu dinin Türk bünyesine uymadığı yönleri kendisinden önceki yöneticiler tarafından ortaya konulmuştur.
Bir Budist tapınağı ve Buda heykeli yaptırdı.
Tapo dış siyasette de yanlış adımlar etti.
Çin'deki Çu hanedanı 577'de Çi'leri ortadan kaldırmıştır.
Bir Çi prensi kaçarak Göktürklere sığınmıştı.
Tapo bu prensi ''Çin Kaganı '' ilan etti.
Bu durumdan dolayı Çu'larla arası açıldı.
Kalabalık bir ordu ile Çin üzerine yürüdü.
Kendisine yeni bir Çin'li prenses vaat edilince harekatı durdurdu.
Fakat Çinlilerin yeni bir şartı vardı.
Çin prensesinin karşılığında,Göktürk'lere sığınmış olan Çin prensinin teslimi isteniyordu.
Bir av esnasında bu prensin Çu'lar tarafından kaçırılmasına göz yumulduğu için Tapo'nun millet arasındaki itibarı çok sarsıldı.
Böylece Göktürk birliğinde ve kültüründe çatlaklar belirmeye başladı.
Aynı yıllarda önemli bir hadisede İstemi Yabgu'nun ölümü oldu (576).
Bu büyük şahsiyetin ölümü de Göktürk topluluğunda sarsıntılar yarattı.
İstemi'nin hatırası da Türkler tarafından Mukan Kağan gibi saygı ile muhafaza edildi.
Kitabelerde bile, resmi ünvanı ''Yabgu'' olan İstemi, ''kağan'' olarak belirtilmiştir.
HAKANLIĞIN İKİYE BÖLÜNÜŞÜ
Bu sıralarda Göktürk imp., sınırları en geniş olduğu dönemleri yaşıyordu.
Batıda Kafkasya'nın kuzeyine ulaşılmıştı.
Bizans tehdit ediliyordu.
Kırım'da Bizans'a ait olan ünlü KERÇ Kalesi Türk kuvvetleri tarafından feth edilmişti.
Göktürk hakimiyeti doğuda Mançurya'dan batıda Karadeniz kıyılarına ulaşıyordu.
(576) İstemi'nin yerine oğlu TARDU geçti.
Cesareti ve savaşçılığı ile babasına benzeyen Tardu siyasi ihtirasını engelleyemedi, Tapo ise hakanın devlet bünyesinde açtığı yaraları büsbütün derinleştirdi.
Mukan'ın oğlu, hakanlığın kendisine verilmiş olmamasından dolayı küskündü.
Çinliler onu Tapo'ya karşı kullanarak Tardu'nun yanına gitmesini öğütlediler.
Halbuki Mukan bile, onu kendi yerine namzet göstermemişti.
Çünki annesi Türk soyundan değildi. Tapo ölürken bu prensin hakan olmasını vasiyet etmişti, fakat devlet meclisi bunu kabul etmeyerek İŞBARA'yı hakanlığa getirmişti.
Çin Göktürkler arasındaki bu ayrılığı körüklemeye devam etti.
Mukan'ın oğlu ile İstemi'nin oğlu birleşerek yeni hakanla savaşa hazırlandılar.
Doğudaki İşbara Kağan'da o sırada bir başka Çinlinin Çu prensesi olan karısının telkinlerine kapılmıştı.
Bu prenses Çu'ları yıkarak Çin'de iktidarı ele geçiren Sui hanedanından, kendi ailesinin öcünü almak için İşbara'yı sıkıştırıyordu.
İşbara Çin'e kuvvet sevk etti.
Sui imp.ise 10.000 kadar Türk'ü Çin'den uzaklaştırdı.
Bunlar eskiden beri Çin şehirlerinde ticaretle uğraşıyorlardı ve dostluk münasebetleri çerçevesinde bazı imtiyazlara sahip bulunuyorlardı.
İşbara'nın ordusu ile Çin'e girmesi üzerine Çin entrikaları büsbütün yoğunlaştı.
Çin imp.derhal Tardu'ya altın kurt başlı bir sancak gönderip onu Göktürk hakanı olarak tanıdığını bildirdi.
İşbara, Çin'de düşman askerlerine ilaveten kendi kumandaları arasına sokulmuş bölücü eğilimlerle de mücadele ederken Tardu, hakanlığın doğu kanadının yüksek hakimiyetini tanımadığını ilan etti.
(582) Çin'de 350 yıldan beri ilk defa siyasi birlik kurulmuştu.
Sui sülalesi,sonraki kudretli TANG Hanedanına siyasi yönden basamak vazifesi görmek üzere iktidarı ele geçirmişti.
Bu iktidarın başladığı yıllarda, Göktürk hakanlığı ise resmen ikiye bölündü.
DOĞU GÖK-TÜRK HAKANLIĞI
İşbara zor şartlar altında idi.
Yüksek rütbeli kumandanlardan şüphelenmeğe ve onları cezalandırmağa başladı.
Bu davranışları karşısında bazı prenslerle kumandanlardan bir kısmı Çin'den yardım istemek zorunda kaldı.
Çevresinde nefret ve korku uyandıran İşbara'da kudretinden çok şey kaybettiğini görüyordu.
Kendiside Çin hükümdarına başvurarak barış dileğinde bulundu.
Çinliler bunu sevinçle karşıladılar ve ünlü Çin generali Çang-sun Şeng başkanlığında bir heyeti İşbara'ya gönderdiler.
İşbara ile yıllarca mücadele eden bu adam Türkleri çok yakından tanıyordu.
General görüşmede İşbara'ya karısının ve diğer Türk ileri gelenlerinin önünde hakaret edecek kadar ileri gitti.
Çin imp. oğlu'' olduğunu kabul eden İşbara'yı BENDE ilan ettikten sonra ülkesine döndü.
Doğu Göktürk Hakanlığı böylece Çin himayesine girmiş oldu.
DOĞU GÖK-TÜRK DEVLETİNİN YIKILIŞI
Tarduş'lar, Bayırku'lar, Uygur'lar ayaklandılar.
Türk himayesine sığınmış Çinlilerden çoğu af dileyerek Çin'e geri döndüler.
Nihayet Kieli Hakan, kuşattığı bir şehir önünde yenilerek çekilirken yakalandı ve Çin başkentine gönderildi.
Doğu Göktürklerin bağımsızlığı böylece sona ermiş oldu. (630)
Çin hakimiyetine karşı ayaklanmaların en ilginç olanı ise ''Kürşad İhtilalidir''.
Eski Göktürk Hakanı YEHU' nun oğlu olan Kürşad, Çin sarayında muhafız olarak bulunuyordu.
Bu cesur Türk Prensi Türk devletini diriltmek için 39 arkadaşıyla beraber bazı zamanlar şehirde yalnız başına dolaşan Çin imp. ele geçirmek için plan yapmış fakat planın uygulanacağı gece çıkan fırtına sebebiyle şehri dolaşmaya çıkmayan imp.planı bozmuştu.
Ancak planın bozulmasına tahammül edemeyen Kürşad ve arkadaşları Çin sarayını basmaya karar vermişler, saraya da girmelerine rağmen olaydan haberdar olan Çin ordusunun önünde mücadele verememiş, neticede VEY IRMAĞI' na doğru çekilmişlerse de hepsi öldürülmüştür. (639)
BATI GÖKTÜRK DEVLETİNİN YIKILIŞI Güçsüz düşen devlet Çin'e bağlanarak istiklalini kaybetti.(630)