X

 EBÛ HANÎFE

(D.80 - V.150-767)

Ehl-i sünnetin reisidir.
Fıkıh bilgilerini, Ehl-i sünnet itikadını topladı. Yüzlerce talebesine öğretip, kitaplara geçirilmesine sebep oldu.
Müslümanlar tarafından kağıt imali onun zamanında başladı. Derin ilmi, keskin zekası, aklı, zühdü, takvası, hilmi, salahı ve cömertliği meşhurdur
Talebesi pek çok olup, büyük müctehidler, âlimler yetiştirdi.
Ehl-i sünnetin yüzde sekseni Hanefi mezhebindedir.
Asıl adı Numan’dır.
80 (m. 699) senesinde Kufe’de doğup,
150 (m.767)’de Bağdat’ta şehid edildi.
Babasının adı, Sabit’tir. Acemistan’ın (İran’ın) ileri gelenlerinden bir zatın soyundan olup, Faris oğullarındandır. . İmam-ı a’zam, Kufe’de doğup büyüdü ve orada yetişti. Ailesinden çok üstün bir terbiye ve din bilgisi aldı. Küçük yaşta Kur’an-ı kerimi ezberledi ve Arapçanın o zaman tasnif edilmekte olan sarf, nahv, şiir ve edebiyatını öğrendi. Gençliğinin ilk yıllarında Eshab-ı kiramdan Enes bin Malik’i, Abdullah bin Ebi Evfa’yı, Vasile bin Eska’ı, Sehl bin Saide’yi ve hicri 102’de en son Mekke’de vefat eden Ebu’t-Tufeyl Amir bin Vasile’yi görmüştür. Bunlardan hadis dinlemiştir.

Ömrünün elli iki yılı Emevîler, on sekiz yılı Abbâsîler döneminde geçen Ebû Hanîfe, Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân’dan (685-705) başlayarak son halife II. Mervân zamanına (744-750) kadar geçen bütün olaylara, hilâfetin Emevîler’denAbbâsîler’e geçişine ve Abbâsî halifelerinden Ebü’l-Abbas es-Seffâh (750-754) ile Ebû Ca‘fer el-Mansûr (754-775) zamanında gelişen olaylara şahit oldu.
Halife Mansûr, Ebû Hanîfe’nin kendisine bağlılığını da denemek amacıyla yeni kurulan Bağdat şehrinin kadılığını ona teklif etmiştir. O da kadılığı kabul etmemiş, bunun sonucu olarak Bağdat’ta hapse atılmış, işkence edilmiş ve dövülmüştür.
Ebû Hanîfe 150 yılının Şâban ayında
(Eylül 767) Bağdat’ta vefat etti.



Yusuf Has Hacib

1017-1077

Karahanlı edip, şâir ve devlet adamı.
Doğu Türkistan’daki Balasagun şehrinde,  1017 yılında doğdu.
Asil bir Türk ve Müslüman âileye mensup olduğu tahmin edilmektedir.
Balasagun’da tahsil ve terbiye gördü. Karahanlı hizmetine girip, ‘Has Hâcib’ unvânını almadan önce Balasagunlu Yûsuf, olarak tanındı.
Balasagunlu Yûsuf, kendini çok iyi yetiştirdi. Elli yaşlarındayken on sekiz ay içerisinde manzum olarak Kutadgu Bilig adlı meşhur eserini yazdı.
Bu kitabı, Kaşgar’a gelip, 1070'te Karahanlı hükümdarı, edebiyat meraklısı Uluğ Kara Buğra Hana arz etti.
Yûsuf Has Hâcib, İslâmî Türk edebiyatının, eseri elimize geçen ilk yazarıdır.
Devrinin bilgin bir yazarı ve Türk tefekkür târihinin mümtaz bir düşünürüdür.
Eserini, münâcât, nât, cihâr yâr-ı güzîn’i övme ile süslemiştir.
Kutdagu Bilig: Anlamı mutluluk veren bilgidir. Bir siyasetname özelliği taşıyan Kutadgu Bilig, ülke yönetimi ile ilgili bilgiler vermektedir.
Yûsuf Has Hâcib’in vefâtı 1077'dir.




 Kaşgarlı Mahmud

1008-1075

XI. yüzyılda yaşamış bir Türk bilgini, gelmiş geçmiş dilcilerin en büyüğüdür, diyebileceğimiz bir Türk dilcisidir.
Bu gün için, onun hayatından çok, kişiliği ve eseri üzerinde bilgi sahibiyiz.
Türk Dili Kamusu (sözlüğü) diye çevirebileceğimiz Divanu Lûgati't - Türk ve Türk dilinin,cümle yapısı bilgileri diye çevirebileceğimiz Kitabu Cevâhirü''n-nahv fi lûgati't-Türk adlı iki dev eserin sahibidir




Satuk Buğra Han

900-955

Karahanlıların 924-955 yılları arasındaki hükümdarı, 932 yılında İslam'ı kabul ederek, tarihteki ilk Müslüman Türk Hakanı olmuş, Türk topluluğunun toplu halde İslam'a geçmesine yol açmıştır.
Babası Karahanlı hükümdar ailesinden Bezir Han idi. Babasının ölümü üzerine amcası Oğulcak Kadır Han'ın himayesinde büyüdü. Satuk Buğra on iki yaşlarında iken Maveraünnehir ve Horasan bölgesine hakim olan Müslüman Samani Devleti şehzadeleri arasında anlaşmazlık çıktı.
Bunlardan Nasır bin Ahmed, Oğulcak Kadır Han'ın ülkesine sığındı.
Nasır bin Ahmed'le tanışıp ondan İslamiyeti öğrenerek Türkistan'da 12 yaşında iken Müslüman oldu.
Müslüman olduktan sonra Abdülkerim ismini almıştır ve tam ismi Abdülkerim Satuk Buğra Han olmuştur.




Gazneli Mahmut

(967-1030)

İslam dinini ilk kabul eden Türk imparatoru. İslam dünyasında halifeden sonra ilk "sultanlık" unvanını alan ve kullanan sultandır. 1001-1027 yılları arasında Hindistan üzerine toplamda 17 sefer düzenlenmiştir. Gazneliler Devleti’nin en büyük hükümdarı ve Hindistan Fatihi Gazneli Mahmut, daha gençlik yıllarında devlet idaresinde görev almaya başladı ve babasının yanında katıldığı savaşlarda cesaret ve zekâsıyla kendini gösterdi. Babası Sebük Tegin’in vefatı üzerine,orada bulunan küçük kardeşi Ismail, yerine geçti ise de Sultan Mahmut, hemen Gazne’ye giderek devlet yönetimini kardeşinin elinden aldı (997). Sultan Mahmut, Hindistan’a yaptığı seferler sonucunda Kuzey Hindistan’ı topraklarına katarak bu bölgede Müslümanlığın yayılmasını sağladı. Gazne şehri; parklar, bahçeler, zafer abideleri,camiler gibi mimari eserlerle süslendi. Ayrıca Belh, Nişabur gibi büyük şehirler de o devrin en güzel ve bakımlı beldeleri oldu, fethedilen Kuzey Hindistan, Türklerin uzun süre hüküm sürdükleri bölgelerden biri hâline geldi. Gazneli Sultan Mahmut ve daha sonra Hindistan’da kurulan Müslüman Türk sultanlıklarının çalışmaları sonucunda İslamiyet Hindistan’da geniş bir alana yayılarak günümüzde Pakistan, Afganistan, Bangladeş devletlerinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Ayrıca günümüzde Hindistan’a bağlı Keşmir Bölgesi’nde önemli oranda Müslüman nüfus bulunmaktadır. Gazneli Mahmut, 1030’da Gazne’de vefat etti. 


 
 
 
Bugün 30 ziyaretçi (58 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol