Sultan II. Selim

Sultan II. Selim 

11.Osmanlı padişahı

Saltanatı : 1566 - 1574

Babası : Kanuni Sultan Süleyman
Annesi : Hürrem Sultan
Doğumu : 28 Mayıs 1524
Ölümü : 15 Aralık 1574

Erkek Çocukları: Üçüncü Murad, AbdulIah, Osman, Mustafa, Süleyman, Mehmed, Mahmud, Cihangir.

Kız Çocukları: Fatma Sultan, Şah Sultan, Cevherhan Sultan, Esma Sultan.  

Devlet Sınırları : 15.162.000

Tahta geçene kadarki zaman

Çocukluğu İstanbul ’da Eski Saray ’da geçen II. Selim, çok iyi düzeyde eğitim aldı.16 yaşında iken Konya Sancak Beyi olarak görevlendirildi. 1544′te de Manisa Sancak Beyi olarak atandı.

Annesi Hürrem Sultan’ın da teşviği ile II. Selim, babası hayatta iken taht için mücadele etmeye başlamıştır.

Zira, kendi annesinden olmayan Mustafa, Mahmud, Murad adlarında kardeşleri ve kendi annesinden de Mehmed, Beyazıd, Abdullah, Cihangir, adında öz kardeşleri bulunmakta, yani tahtın varis adaylarının sayısı oldukça fazla idi.

II. Selim ’in öz kardeşi Bayezıd dışındaki rakip kardeşleri babası hayatta iken ölmüş veya öldürülmüşlerdi.

Şehzade Mustafa idam ettirilmiştir.

Anneleri hayatta iken iki kardeş Selim ve Bayezıd çok belli etmediler, ancak anneleri 1558′de ölünce birbirleriyle taht için ciddi bir mücadeleye başladılar. Şehzade Bayezıd Amasya Sancak Beyi olarak görevlendirilmiş, daha atak ve daha asi idi. II. Selim ise babasının gönlünü kazanmak için daha uyumlu, daha mütevazı bir görüntü sergilemiştir. Babasının da desteğini alan II. Selim ile kardeşi Bayezıd Konya civarında ordularını çatıştırmış, bu çatışmanın sonucunda Bayezıd kaçmak zorunda kalmıştır. İran Safevi Devleti ’ne sığınan Bayezıd ’ın ülkesine ancak naaşı dönebilmiştir.

Bu da II. Selim ’in tahtın tek adayı olması anlamına gelmiştir. II. Selim, 1566 yılında tahta geçmiştir.

Sakız Adası’nın Fethi (1566)

Cenevizliler Osmanlı’ya ödedikleri vergiyi kesince Piyale Paşa Sakız Adası’nı almakla görevlendirildi. Sefer sonucunda Sakız Adası alınarak Batı Akdeniz kıyılarının ve Boğazların güvenliği sağlanmış oldu.

(Kaptan-ı Derya Piyale Paşa 70 parça kadırga ile denize açılıp adanın karsısındaki Çeşme’ye geldi. donanmanın Çeşme’ye geldiğini gören Sakız yönetimi hediye ve vaadlerle Osmanlı’yı vazgeçirmeye çalıştılarsa da başaramadılar.
Bunun üzerine 14 Nisan 1566′da Sakız’a çıkan Piyâle Paşa ve leventleri kan dökmeden adayı ele geçirip bütünüyle Osmanlı topraklarına kattılar.
Böylece Ceneviz, Ege’deki son kolonisini de kaybetmiş oldu. Böylece Sakız Adası da diğer komşu adalar gibi Osmanlı hakimiyetinin sağladığı müsamaha iklimine girmiş oldu. 

Yemen'in Fethi  (1568)

Yemen l. Hint seferi sırasında ele geçmesine rağmen bir türlü otorite kurulamamıştı.
Koca Sinan Paşa ve Özdemiroğlu Osman Paşa burada otoriteyi kurmaya çalıştılar.

Yemen İsyanı

Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı yönetimine katılan Yemen, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Zeydiye ailesinden İmam Mutahhar’a bazı ayrıcalıklar tanınmıştı. San’a Beylerbeyi Murat Paşa’nın bu ayrıcalıkları kaldırmak istemesi İmam Mutahhar’ın ayaklanmasına yol açtı.
Serdar-ı Ekrem Sinan Paşa ve Habeşistan Beylerbeyi Özdemiroğlu Osman Paşa tarafından isyan bastırıldı. Habeşistan ve Yemen bir eyalet haline getirildi. Eyalet’in başına Özdemiroğlu Osman Paşa getirildi.

Astrahan Seferi (1568)

Osmanlı Devleti’nin, Rusların Hazar denizine inmelerini önlemek maksadıyla düzenledikleri sefer olup, buna Ejderhan seferi de denir
Padişah II. Selim ile dâmâdı ve Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa, Rusya’nın Kafkasya ve Kırım’a sarkma tehlikesini sezdiler. Bunu önlemek stratejisi olarak Astrahan kalesinin fethi ve bu kalenin bir tahkim edilmiş bir savunma sisteminin merkezi olarak kullanılması gerektiği düşünüldü.

(Don-Volga Kanalı’nı açarak Karadeniz ile Hazar Denizi’ni birleştirme planı. Astrahan'ı Türklerden alan Rusların amacı güneye doğru inmekti. Osmanlı Devleti 13 yıl sonra Astırhan'a sefer düzenlemeye karar verdi. Bu seferle beraber Don ve Volga nehirlerinin birleştirilmesi de düşünüldü. Bu sayede Karadeniz ve Hazar birbirine bağlanacak Osmanlılar Asya içlerine hakim olabileceklerdi. İran tehlikesi ortadan kalkacak Rusların güneye inme hayalleri ortadan kalkacaktı. Kanal açılma işi Defterdar Kasım Bey'e verilmişti. Kanal'ın üçte biri tamamlanmış olmasına rağmen Kırım Hanının kışın çok uzun ve soğuk olacağı yönündeki olumsuz propagandaları asker ve işçiler üzerinde olumsuz etkiler bıraktı. Kışın gelmesiyle proje yarım kaldı ve bir daha devam edilmedi.)

Avusturya ile Barış (1568)

 Edirne Antlaşması (1568)
II. Selim avda, 16.yy Kanuni Sultan Süleyman döneminde imzalanan 1562 tarihli barış 1566 yılında bozulmuş, Zigetvar Savaşı ile Osmanlı ordusu, Avusturya ordusunun mütecaviz tavrını cezalandırmıştı. Her iki tarafın da barışa mayletmesiyle 17 Şubat 1568'de
Edirne Antlaşması imzalandı.

Selimiye Camii (1568)

Edirne’de Mimar Koca Sinan’ın yapacağı Selimiye Camii inşaatının başlaması.

Sumatra Seferi (1569)

Açe Sultanlığının Portekizlilere karşı Osmanlı Devleti’nden yardım istemesi üzerine Kurdoğlu Hızır Reis Sumatra’ya gönderildi. Böylece Açe Sultanlığına teknik ve askeri yardımda bulunuldu.

Aden'in ve Kahire Kalesi'nin fethi (1569)

Sultan Selim'in 1569 yılında Sumatra Seferi sırasında Sokullu Mehmed Paşa komutasında sefer sırasında alınmıştır küçük bi yerdir.
Mısır'ın en stratejik ve en önemli kalesi olan Kahire Kalesi, Piyale Paşa komutasındaki ordu tarafından alınmıştır


Kevkeban Kalesi'nin fethi (1570)

 Behram Paşa komutasındaki birlikler sayesinde kale alınmıştır. Aynı sene Yemen ile barış sağlanmıştır. Barış sağlandığı için Behram Paşa Ziged'e gitmiştir.

Kıbrıs Adası’nın Fethi (1570)

Kıbrıs Venediklilerin elinde bulunmakta idi. Akdeniz’de önemli bir üs durumunda olan Kıbrıs Adası, Mısır, Suriye, Anadolu Kıyıları ve Doğu Akdeniz ticaret yolunun güvenliği açısından önem arzetmekte idi.
Haçlı ittifakından çekinen Sokullu Mehmet Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen II. Selim Lala Mustafa Paşa’yı Kıbrıs Adası’nın fethiyle görevlendirdi.

Dokuz aylık kuşatmadan sonra Kıbrıs fethedildi.

Kıbrıs'ın Fethi Nedeni

♦Venedik’in vergi vermemesi.

♦Adanın jeopolitik konumu.

♦Osmanlının Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlamak istemesi.

♦Kıbrıs şövalyelerinin Osmanlı gemilerine saldırması.

♦Adanın zengin olması.

♦Venedik’in burada olması Osmanlının Akdeniz egemenliğine gölge düşürmesi.

♦Mısır, Suriye ve Anadolu′nun deniz yolunun güvenliğinin sağlanmak istenmesi.

♦Bu adanın Anadolu′nun ön savunma hattı olması.

Sonuçta

♦Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliğine girdi.

♦Mısır, Suriye, Anadolu deniz yolunun güvenliği sağlandı.

♦Akdeniz’deki Osmanlı egemenliği pekişti.

♦Venedik Doğu Akdeniz’den çıkarıldı.

♦Adaya Türkler yerleştirildi.

♦Anadolu′nun savunması kolaylaştı.

♦İnebahtı’ya zemin hazırladı.

Dalmaçya'nın fethi (1571)

 Kıbrıs'ın fethi sırasında donanmanın Akdeniz'e inmesi sırasında feth edilmiştir.
Fethin komutanlığını Sokullu Mehmed Paşa tarafından yapılmıştır.

İnebahtı Deniz Savaşı (1571)

Osmanlı donanması ile Papalık, Malta, Venedik ve İspanya müttefik donanmalarının İnebahtı (Leponta/Yunan) denilen yerdeki muharebesi.

Papa Beşinci Piyer, Osmanlıların Kıbrıs’ı kuşatması sırasında hummalı bir faaliyet içine girmiş ve bu devlete karşı yeni bir Haçlı ittifakı sağlamaya çalışmıştı.

Papanın bu teklifini Fransa, Almanya ve Polonya’nın reddetmesine karşılık; İspanya, Venedik ve Malta kabul etti. Böylece Papanın bu faaliyetleri neticesinde İspanya Kralı İkinci Filip, Papa ve Malta şövalyeleri ile Venedik arasında bir ittifak vücuda geldi.

Daha sonra bu ittifaka Toskana, Ceneviz, Savua, Malta ve Ferrara gibi küçük prenslikler de katıldı.

Müttefik ordusunun başkumandanlığını İspanya Kralı İkinci Filip’in kardeşi ve Şarlken’in oğlu Don Juan yapmaktaydı.

206 gemi ile 1300 top, 16.000 asker ve 36.000 gemiciden kurulu müttefik donanması, 1570 yılı Eylül ayında Meyis Adası önüne geldi ise de fırtınaya tutularak Kıbrıs’a giremedi.

Müttefikler bu arada Lefkoşe’nin Türklerin eline geçtiğini haber alınca, Suda Limanına dönüp muharebeyi gelecek seneye bıraktılar.

Bu zaman zarfında Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa, Venediklilerle bir sulh antlaşması yapmak istedi ise de, Magosa Muhasarasının uzun sürmesi üzerine teşebbüs yarıda kaldı.

Nihayet Kıbrıs’ın fethini müteakip, müttefik donanmasını Akdeniz’de tehlikeli bir şekilde dolaşmasının önüne geçmek için Osmanlı donanması harekete geçti.

Osmanlı donanmasının gemi mevcudu 250 ile 300 arasındaysa da cenkçi ve kürekçi sayısı noksandı.

Venedik donanmasının Girid Adası civarında olduğu haber alınarak o taraf üzerine hareket edildi fakat bulunamadı.

Bu sırada Cezayir Beylerbeyi olan Uluç Ali Paşa 20 gemi ile donanmaya katıldı.

Osmanlı donanması buradan hareket ederek Korfu ve Kefalonya adalarını vurduktan sonra İnebahtı Körfezine geldi.

Düşmandan bir haber çıkmaması üzerine buradan geri dönülmek üzere iken müttefiklerin üç yüzden fazla kadırga, on iki savuna ve daha birçok gemi ile Kefalonya sahillerine geldiği haberi alındı ve derhal harp meclisi toplandı. Harp meclisinde, İnebahtı Kalesinin altında veya açık denizde harp etmek yollarından hangisinin münasip olacağı görüşüldü.

Kara askeri serdarı Pertev Paşa cenkçi ve kürekçi noksanlığı sebebiyle İnebahtı Limanında tertibat alınmasını ve müdafaa muharebesi yapılmasını söyledi.

Uluç Ali Paşa da askerin acemi ve noksan olmasından dolayı Pertev Paşanın fikrine iştirak ettiğini bildirdi.

Ancak Kaptan-ı derya Müezzinzade Ali Paşa bu fikre şiddetle itiraz etti ve düşmana taarruz etmesi hakkında kesin emir aldığını söyledi.

Bunun üzerine taarruza karar verildi.

Bu sırada Osmanlı donanmasının İnebahtı yakınlarında Patrai Körfezinde bulunduğunu öğrenen müttefikler, 15 Eylülde Korfu’ya ulaştılar ve 17 Ekim 1571 tarihinde dört koldan hücuma geçtiler.

Kaptan-ı derya Müezzinzade Ali Paşa da açık denizden gelmekte olan düşman üzerine hücum emri verirken, kendisi de bizzat düşman donanması kumandanının gemisi üzerine atıldı.

Düşman baş amirali Donjuan, üzerine gelmekte olan geminin bizzat Kaptan Paşa gemisi olduğunu üç fenerinden anladı ve bütün kuvvetlerini onun üzerine sevk etti.

Şiddetli muharebe sonunda Kaptan-ı derya Ali Paşa ile birçok beyler şehid ve Ali Paşanın iki oğlu esir düştüler.

Gemisi batırılan Pertev Paşa ise yüzerek canını kurtardı.

Muharebede sağ cenah kumandanı olan Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa kendi cephesindeki düşmanın sol cenahını perişan etti.

Malta şövalyeleri kaptan gemisini zaptederek kumandanının başını kesti.

Merkez donanmasının mağlubiyetini gören Uluç Ali Paşa müteessir bir halde harp sahasından çekildi.

Müttefikler kendisini takib ederek Navarinde kuşattılarsa da yakalayamadılar.

Aralarında çıkan anlaşmazlık neticesinde evvela İspanyollar ve sonra da Venediklilerin çekilmesi Uluç Ali Paşayı kurtardı.

Muharebenin bilançosu iki taraf için de korkunçtu.

Türkler 152 gemilerini kaybederken, bunların 60’ını düşmana kaptırmışlar diğerleri ise, ya batmış veya büyük hasara uğramıştı.

Şehid olan binlerce Türkten başka 3400 Türk de esir düştü.

Şehitler arasında Kaptan-ı deryadan başka on tane de sancakbeyi bulunuyordu.

Hıristiyan zayiatı ise 8000 ölü ve 20.000 yaralıydı.

Bizzat başkumandan Donjuan da yaralılar arasındaydı.

İsabet almamış hiçbir Hıristiyan gemisi yoktu. Bilhassa Malta’ya ait gemiler tamamen batırılmıştı.

Kumanda ettiği gemilerini hemen hemen zayiatsız kurtarmaya muvaffak olan Uluç Ali Paşa, bu acı haberi Edirne’de bulunan padişaha bildirdi.

Gösterdiği başarıdan dolayı kendisine kaptanpaşalık payesi verildi.

Yeni kaptanpaşa müttefiklerin Türk sahillerine tecavüzlerine meydan vermemeleri için bir müddet daha denizde kaldıktan sonra, 87 parça donanma ile İstanbul’a geldi ve kendisinin Uluç lakabı Kılıç’a çevrildi.

İnebahtı galibiyeti Avrupa’da büyük şenliklerle kutlandı. Alınan gemiler ile kaptanpaşa gemisinin fenerleri ve sancakları Frenk memleketlerinde ve sahillerdeki şehir ve kasabalarda teşhir edildi.

Zafer nişanesi olarak Venedik’te
bir abide yaptırdı.

Osmanlı donanmasının harab olmasından sonra İstanbul’da bulunan Venedik elçisi, Osmanlıların sulha taraftar olup olmadıklarını anlamak üzere bir mülakat esnasında Sokullu’yu yoklamıştı.

Veziriazam ona şu cevabı verdi: “İnebahtı Muharebesinden sonra cesaretimizin sönmediğini görüyorsun. Sizin zayiatınızla bizimki arasında fark vardır. Biz sizden bir krallık yer (Kıbrıs) alarak kolunuzu kestik; siz ise donanmamızı mağlup ederek sakalımızı traş etmiş oldunuz. Kesilmiş kol yerine gelmez. Lakin traş edilmiş sakal daha gür çıkar.” Gerçekten de bütün tersaneler seferber edilerek altı ay içerisinde ertesi baharda eskisinden daha mükemmel olmak üzere büyük bir donanma hazırlandı.



İNEBAHTI DENİZ SAVAŞI (2.kaynak)

Kıbrıs’ın Lala Mustafa Paşa tarafından fethedilmesinden sonra, Avrupa’nın Kıbrıs konusundaki hassasiyetlerini bilen Sokullu Mehmet Paşa bazı tedbirler alma yoluna gitmiştir. Sokullu Mehmet Paşa, Papa önderliğinde bir Haçlı ordusunun oluşturulacağını tahmin etmiş ve olası tehdide karşı hazırlıklı olunması gerektiğini düşünmüştür. Bu maksatla Osmanlı Donanması’na olası Haçlı saldırılarına karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda emir vermiştir. Sokullu Mehmet Paşa’nın tahminleri doğru çıkmış ve Avrupa Devletleri Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilmesi sebebiyle, yeni bir Haçlı ordusu teşkil etmeye başlamıştır. Venedik ve İspanya tarafından ağırlıklı olarak teşkil edilen Haçlı Donanması İnebahtı Deniz Savaşında Osmanlı Donanmasını yenilgiye uğratmıştır. İnebahtı Deniz Savaşında Osmanlı Donanmasının yenilgi sebebi Müezzinzade Ali Paşa’nın denizde eğitim görmüş askerlerin yerine, eğitim görmemiş kara askerleri ile mücadeleye girmesidir.

Bu savaş sonunda kaybedilen donanmanın yerine yaklaşık altı ay içerisinde tekrar donanma oluşturulmuştur.

İnebahtı Deniz Savaşının sonuçları

1. İnebahtı Deniz Savaşında alınan yenilgi Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’de prestij kaybetmesine neden olmuş, Akdeniz egemenliğine gölge düşürmüştür.

2. Osmanlı Devleti’nin kısa sürede tekrar donanma kurabilmesi ise devlet ekonomisinin ne denli güçlü olduğunu göstermiştir.

3. Bu savaştan sonra Osmanlı Devleti İspanyolların eline geçen Tunus’u yeniden fethederek topraklarına katmıştır.

1575 yılında Lehistan Kralının ölümü üzerine, Fransa’nın desteğini alan Osmanlı Devleti, Erdel Bey’in Lehistan’ın kralı olmasını sağlamıştır.

Bu sayede Lehistan Osmanlı Devleti’nin himayesi altına alınmıştır. 1576 tarihinde ise Fas’ta meydana gelen toprak kavgaları ve iç karışıklıklardan faydalanan Osmanlı Devleti, Abdülmelik’i Fas Sultanı yapabilmeyi başarmıştır.

Fas bu olaydan sonra Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girmiştir.

Fas'ın Osmanlı Devleti’ne bağlanması ile Cezayir topraklarının güvenliği sağlanmıştır.

Bu durum üzerine harekete geçen Portekizliler donanma teşkil etmiş ve Fas’ın egemenliği için 1578 yılında Osmanlı Donanması ile karşı karşıya gelmiştir.

Vadi’üs Sebil Savaşı olarak adlandırılan bu savaşı kaybeden Portekiz donanması, Hint Deniz yolu üzerindeki egemenliğini ve etkinliğini İngiltere ve Hollanda’ya kaptırmıştır.





Tunus'un Fethi (1574)

 İspanya’nın Tunus’tan bir türlü elini çekmemesi bu devletle harp halinin devam etmesine sebep oluyordu.

Osmanlı donanması, Kıbrıs Seferine çıktığı sırada, Cezayir beylerbeyi olan Uluç (Kılıç) Ali Paşa da Tunus üzerine yürümüş ve 30.000 kişilik kuvvetle karşısına çıkan Hafsi Sultanı Mevlay Hamid’i yenip, ikinci defa fethetmişti.

Fakat kendi yanında fazla bir kuvvet bulunmadığı gibi, bu arada Kıbrıs Seferine katılma emri de aldığından, Tunus’a Ramazan Beyi bırakarak donanmasıyla birlikte Kıbrıs Seferine katılmıştı.

Kaptan-ı deryanın bölgeden uzaklaşmasından sonra, İspanya Kralı Don Juan büyük bir donanmayla Tunus üzerine yürüdü.

Direndiği takdirde İspanyolların sivil halka karşı katliama girişeceklerini anlayan Ramazan Bey, Kayrevan’a çekildi ve bu suretle Tunus bir kere daha İspanyolların eline geçmiş oldu
(Ekim 1573).

Don Juan, Tunus hükümdarlığını kendi taraftarı Mevlay Muhammed’e verip bir miktar da asker bırakıp İspanya’ya döndü.

Cezayir ve Trablusgarb Osmanlı Devletinin elinde olduğu halde, ikisinin ortasında bulunan ve stratejik ehemmiyeti büyük olan Tunus’un, İspanyol hakimiyeti altında halka zulüm eden kukla bir hükumet elinde olması, Akdeniz’de hakimiyeti elinde bulunduran Türk donanması için tehlikeydi.

Bu sebeple İkinci Selim Han, Tunus işinin kökünden halledilmesi için emir verdi.

Kapdan-ı derya Kılıç Ali Paşa, yanında kara ordusu serdarı Koca Sinan Paşa olduğu halde Tunus’a hareket etti
(15 Mayıs 1574).

Navarin üzerinden Sicilya sularına geçen donanma, Messina havalisini de vurduktan sonra, Tunus üzerine yürüdü.

İki yüz ellinin üzerinde harp gemisi ve kırk-elli bin civarında askerden meydana gelen muhteşem Osmanlı donanması, Tunus önlerine gelir gelmez derhal Halk-ul-Vad Kalesi yakınına çıkarma yaptı. Koca Sinan Paşa kendisi Halk-ul-Vad’ı kuşatırken, Trablusgarb Beylerbeyi Mustafa Paşa ile eski Tunus Beylerbeyi Haydar Paşayı Tunus Gölü ile şehir arasında bulunan Bastiyon Kalesini fethe memur etti.

Tunus’un yıllardan beri İspanyollar tarafından tahkim edilerek hiçbir suretle zaptedi lemez diye öğündükleri Halk-ul-Vad, Osmanlı ordusuna ancak otuz üç gün mukavemet etti.

24 Ağustosta kale fethedilip Mevlay Muhammed’le kale komutanı Don Pietro Cerrera esir edilerek İstanbul’a gönderildi.

13 Eylülde Bastion Kalesinin de fethiyle Tunus tamamen ele geçti.

Tunus, aynen Cezayir ve Trablusgarb gibi bir eyalet haline getirildi ve beylerbeyliğine Ramazan Paşa tayin edildi.

Böylece Tunus’ta üç asırdan fazla sürecek olan Osmanlı idaresi başladı.

Devrin büyük devlet adamları sayesinde Osmanlı Devleti ihtişamını sürdürmüş, Sokullu Mehmed Paşa gibi dirayetli ve tecrübeli vezirler hükümeti ayakta tutmuşlardır.

Sultan İkinci Selim'in kendisi hiç sefere çıkmamıştır

8 yıl padişahlık yaptı Ayasofya'ya defnedildi.

Sultan İkinci Selim İstanbul'da ölen ilk Osmanlı Padişahıdır.



İMAR ÇALIŞMALARI

 Sultan İkinci Selim memleketin imar ve inşası ile de ilgilenmiştir.

1569 yılında Karadeniz'le Hazar Denizini bir kanalla birleştirme çalışmalarını başlattı.

Ayasofya Camii yeniden onarıldı ve iki minare eklendi.

Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünden sonra birbirinden güzel mimari eserler vermeye devam eden Mimar Sinan'ın en büyük eserlerinden biri olan Edirne Selimiye Camii, Edirne'yi çok seven ve zaman zaman oraya gidip kalan Sultan İkinci Selim için yapıldı (30 Ekim 1574).

Yine Sultan İkinci Selim döneminde
Eyüb Zal Mahmud Paşa, Konya Selimiye Camii, Lüleburgaz Sokullu Camii ve Külliyesi, Karapınar Sultan Selim Camii, Payas Sultan Selim Camii ve Külliyesi, Kasımpaşa Piyale Paşa Camii gibi eserler de yapıldı.

Bunlardan başka Mekke-i Mükerreme'nin su yollarını tamiri, Mescid-i Haram'ın mermer kubbeleri, Lefkoşe Selimiye Camii'nin inşaası, Aziz Efendi Tekkesi, Navarin Limanına hakim bir mevkiye yaptırdığı kule hayır eserlerindendir.

1566 Sultan II. Selim’in tahta davet edilmesi.
1566 İçki yasağı sebebiyle “Silsilei Ulema“nın yürüyüşü.

1567 Özdemiroğlu Osman Paşa’nın San’a Beylerbeyliğine tayini.

1568 İran elçisi Şahkulu Han’ın Edirne’ye gelişi.

1568 Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 8 yıllık bir süre için Edirne’de barışın imzalanması.

1571 İstanbul tersanesinde yeni bir donanma inşasına başlanması.

1574 Şeyhülislam Ebussud Efendi’nin vefatı.

Ünlü Mimar Sinan’ın eseri, Edirne’deki Selimiye Camii’nin inşaatının tamamlanması.

Sultan II. Selim’in İstanbul’da vefatı.

 Sultan II. Selim’in Manisa valisi olan veliahtı şehzade Murad’ın İstanbul’a hareketi. Sultan Murad’ın beş kardeşinin idamı.

Sultan II. Murad’ın tahta çıkışı.

 
 
 
Bugün 34 ziyaretçi (66 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol